Ortak bir projeyle nesilden nesle aktarılan 2 bin yıllık Ahmet Buğdayı’nın tohumu, onu özenle saklayan çiftçiden alınarak iki yıllık çalışmayla ıslah edildi. Üç yıllık arazi çalışmalarının ardından geçen yıl Karaman’da çiftçilerle paylaşılarak toprakla buluşturulan tohumlar, bu yılki ekim zamanında Karaman’daki çiftçilere ikinci kez dağıtıldı ve ekimi yapıldı. Kıraç arazilere uygun ve susuzluğa dayanıklı özelliğiyle bilinen Ahmet Buğdayı’nın tarımsal verimlilikte avantajlar sağlayacağı belirtiliyor.
Duru Bulgur’un 2018’de başlattığı, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’yle yürütülen ortak projeyle, Karaman merkeze bağlı Taşkale Köyü’ndeki tarihi tahıl ambarlarında saklanan Ahmet Buğdayı gün yüzüne çıkarıldı. Nesilden nesle aktarılan 2 bin yıllık Ahmet Buğdayı’nın tohumu, onu özenle saklayan çiftçiden alınarak iki yıllık çalışmayla ıslah edildi.
Ahmet Buğdayı’nın yeniden üretilerek tarım sanayisine kazandırılması amacıyla Türkiye’de ilk kez uygulanan “hızlı ıslah” yöntemiyle elde edilen tohumlar, üç yıllık arazi çalışmalarının ardından geçen yıl Karaman’da çiftçilerle paylaşılarak toprakla buluşturuldu. Ahmet Buğdayı’nın yaklaşık 200 dekar alanda geçen seneki ilk ekiminden yaklaşık 800 kilogramlık verim elde edildi. Tohumlar, bu yılki ekim zamanında Karaman’daki çiftçilere ikinci kez dağıtılarak toprakla buluşturuldu.
“Üretim Miktarında Artış Bekliyoruz”
Makarnalık dışında verimli bir bulgurluk buğdayı tarıma kazandırma hedefine ulaştıklarını belirten Duru Bulgur Yönetim Kurulu Başkanı Emin Duru, kıraç arazilere uygun ve susuzluğa dayanıklı özelliğiyle Ahmet Buğdayı’nın büyük avantajlar sağladığını belirtti.
Küresel ısınmanın etkilerine değinen Duru, “Küresel ısınmayla hava sıcaklıkları arttı, Ahmet Buğdayı da kuraklığa dayanıklı bir tohum olması itibarıyla bize avantaj sağlıyor. Sıcaklıkların artması sebebiyle bu tohumun ekimini Kasım ayına kaydırdık. Bu şekilde kısa sürede yetişen buğdayımızda daha yüksek verim alacağımızı düşünüyoruz. Geçen yıl 200 dekarda yaklaşık 800 kilogram ürün elde ettik. Tohumun toprağa adaptasyon süresini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu noktadan hareketle 3-4 yıl sonra buğdayın yapısına göre üretim miktarında önemli bir artış bekliyoruz. Daha fazla ürün verdiği için sertifikalı buğdaylara yönelen çiftçilerimizin, verim artışını gördükçe Ahmet Buğdayı’na daha fazla ilgi göstereceğine inanıyoruz” dedi.
“Kaybolmaya Yüz Tutan Son Derece Değerli Bir Ürünü Türkiye’ye Kazandırdık”
Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi’nin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nevzat Aydın ise genetik kaliteyi korumak üzere başlattıkları projeyle, kaybolmaya yüz tutan son derece değerli bir ürünü Türkiye ekonomisine kazandırmaktan büyük mutluluk duyduklarını söyledi.
Prof. Dr. Aydın, “Buğdayımızın tarla testleri, çiftçilerimiz tarafından gerçekleştirdi. Bu süreçte Duru Bulgur, fabrikada ürünün testlerini yaptı. Yaklaşık 100 tonluk üründen bulgur ürettik. Bizi çok sevindiren tespitlerden biri tohumlarımızın bulgur aşamasında eşsiz bir koku yayıyor olması. Test ettirdiğimiz kullanıcılardan da çok olumlu geri dönüşler aldık. Kullanıcılarımız, bulgurun lezzetini, eşsiz kokusunu, pakette duruşunu, kalitesini çok beğendi. YÖK tarafından Bölgesel Kalkınma İhtisas Üniversitesi olarak görevlendirilen Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi olarak sanayiyle yaptığımız bu tür işbirliklerini çok önemsiyoruz. Siz katma değerli ürün geliştirdiğinizde ihracat miktarlarınız da artıyor. Hem yurt içinde hem yurt dışında katma değeri yüksek ürünleri pazarlamak ülkemiz için hayati öneme sahip. 2000 yıllık ata tohumu Ahmet Buğdayı’nın genetik mirasının gelecek nesillere aktarılmış olması, topraklarımızla tekrar buluşmuş olması büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu.