Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) “Enerji Üretimi ve Sanayide Kömür Gazlaştırmanın Yeri” isimli yeni raporuyla kömür teknolojilerini iklim krizi perspektifiyle değerlendirdi. Rapor, kömür gazlaştırma teknolojilerinin gerçekçiliğini iklim hedefleri bağlamında tartışmaya açtı.
SEFiA, “Enerji Üretimi ve Sanayide Kömür Gazlaştırmanın Yeri” başlıklı raporda, dünyada uzun bir geçmişe sahip olan kömür gazlaştırma teknolojisinin en çok enerji üretimi ve sanayide kimyasal madde üretiminde kullanıldığını belirtirken Türkiye’de henüz ticari uygulaması olmayan bu teknolojinin kömürün kendini yakmaktan çok daha fazla emisyona sebep olduğunu vurguluyor.
Rapor, Yer Altı Kömür Gazlaştırma Teknolojilerini Mercek Altına Alıyor
Rapora göre, enerji bağımlılığını azaltmada önemli ve temiz bir girişim olarak sunulan gazlaştırma, aslında enerji verimsiz, su ve karbonu yoğun olarak tüketen ve gaz-petrol fiyatlarındaki değişimler nedeniyle ekonomik olarak sürdürülebilir olmaktan uzak bir yöntem. Küresel olarak hükümetlerin 2050 yılına kadar petrol ve gaz üretimlerini 2020 seviyelerine kıyasla dörtte üç oranında azaltması gerektiğini hatırlatan rapor, hidrojen üretiminde kullanılan kömür gazlaştırma ve elektrik üretimi için kullanılan yer altı kömür gazlaştırma teknolojilerini mercek altına alıyor. Kömür projelerinin ekonomisine dair yakın geçmişte öne çıkan muhtelif örnekler sunuyor.
Kömür Gazlaştırma Çevreci Bir Yöntem mi?
- Hidrojen üretiminde kömür gazlaştırma: Yoğun olarak sanayide kullanılan hidrojenin %98’i, küresel olarak fosil yakıtlardan üretilirken %76’sı doğalgazdan, %22’si kömür gazlaştırma ve %2’si elektroliz yoluyla elde ediliyor. 2022 yılında yapılan bir araştırma, linyit gazlaştırarak hidrojen üretmenin, eşdeğer miktarda enerji üretmek için linyiti doğrudan yakmaktan %70 daha fazla emisyon yoğunluğuna sahip olduğunu ortaya koyuyor. Hidrojen üretiminin yenilenebilir enerji kaynakları ile sağlanması durumunda ise emisyonların yılda 1,8 milyon ton azalacağı hesaplanıyor. Bu miktar 350 bin benzinli aracın sebep olduğu emisyona eşdeğer.
- Elektrik üretiminde yer altı kömür gazlaştırma: Yer altı kömür gazlaştırma geleneksel elektrik üretiminden daha temiz bir üretim sunsa da yenilenebilir çözümlerin oldukça gerisinde kalıyor. Bu uygulamalar çevredeki yer altı suyunun ciddi şekilde kirlenmesine ve yüzey çökmesine yol açıyor. Öne çıkan en büyük tehlikelerden biri, sıvı veya gaz formundaki kirletici maddelerin gazlaştırma boşluğundan, çevredeki yer altı suyuna karışması. Ayrıca, sistemin geleceğinin karbon yakalama teknolojileri ile birlikte değerlendirilmesi, bu teknolojinin uzun vadeli geleceğini tartışmaya açık hale getiriyor.
- Kömür projelerinin ekonomisi: Yakın dönemdeki kömür gazlaştırma projeleri Amerika Birleşik Devletleri, Endonezya ve Güney Afrika’da yükselen proje maliyetleri nedeniyle rafa kaldırılıyor. Hükümetlerin sağladığı sübvansiyonlara karşılık yapılan maliyet analizleri sonucunda zarar edileceği anlaşılan tesislerin faaliyetlerine son veriliyor. Kömür projeleri finansman bulmakta zorlanırken firmalar finans alanında da değer kaybediyor.
“Türkiye Kömür Kurulu Gücünü Artırmayı Öngörüyor”
Özellikle Türkiye’deki temiz kömür teknolojilerine yönelik Ar-Ge çalışmalarına dikkat çeken SEFiA Analisti Taylan Kurt, “Türkiye, alım garantileriyle ve yerli kullanımını teşvik ederek kömür kurulu gücünü artırmayı öngörüyor. Böylece enerji açığının kapatılması ve enerji güvenliğinin sağlanması hedefleniyor. Linyit başta olmak üzere işlenebilir rezervlerin işletilebilir hale gelmesi bekleniyor. Temiz kömür teknolojilerinin kullanımı da bu bağlamda, kömürden daha verimli ve ucuz biçimde faydalanılması argümanıyla açıklanıyor. Fakat net sıfır hedefi bulunan Türkiye’nin, kömürden çıkış tartışmalarının dışında pozisyon alarak kömür kapasitesini artırmaya çalışması, 2053 net sıfır hedefi ile çelişki oluşturuyor” dedi.
“Kömür Gazlaştırma Teknolojileri Türkiye’yi Daha Savunmasız Hale Getiriyor”
SEFiA Direktörü Bengisu Özenç ise kömür gazlaştırma teknolojilerinin tıpkı karbon yakalama ve depolama teknolojilerinde olduğu gibi gelişen güneş ve rüzgar teknolojileri karşısında rekabetçiliğini kaybeden kömürün birincil enerji tüketimindeki yerini koruyabilmek amacıyla iklim krizi karşısında bir çözüm olarak savunulduğunu ancak Türkiye’yi daha savunmasız hale getirdiğini belirtti.
“Ekonomik sürdürülebilirliği ve iklim–çevre etkileri bağlamında güvenilirliği bilimsel açıdan sorgulanan kömür gazlaştırma teknolojileri, Türkiye’de de yerli linyit kaynaklarının kullanımına bir alan açma amacıyla gündeme getiriliyor” diyen Özenç şunları söyledi: “Oysa gerek teknolojik gerek ticari anlamda hızlı biçimde yol kat etmiş, rüzgar ve güneş gibi temiz kaynakların kullanımını önceliklendirerek, fosil yakıt payını daha erken aşamada azaltmak mümkün. Geleceği ve güvenilirliği belirsiz, ticari uygulamaları sınırlı olan ve fosil yakıt bağımlılığını artıran karbon yakalama ve kömür gazlaştırma gibi teknolojileri Türkiye’de uygulamaktaki ısrar, iklim aciliyeti karşısında Türkiye’yi daha savunmasız hale getiriyor.”