Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın temel mesajları “Avrupa Yeşil Mutabakatı-İklim Nötr Hedefi için İş Dünyası Çabaları” webinarında gündeme getirildi.
AB Türkiye Delegasyonu tarafından, TÜSİAD, UNDP Türkiye, TURKONFED ve TİSK işbirliği ile düzenlenen “Avrupa Yeşil Mutabakatı-İklim Nötr Hedefi için İş Dünyası Çabaları” webinarı, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un katılımıyla gerçekleşti.
Webinar’da, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın temel mesajlarının iletilmesinin yanı sıra, şirketlerin iklim eylemine yönelik ilham olacak iyi uygulama örneklerinin sunulması hedeflendi. Etkinliğin açılış konuşmaları TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolas Meyer-Landrut, UNDP Türkiye Temsilcisi Louisa Vinton ve TURKONFED Başkanı Orhan Turan tarafından yapıldı.
“Yeşil Dönüşüm bir Gereklilik Değil, bir Zorunluluk”
TURKONFED Başkanı Orhan Turan konuşmasında şunları söyledi: “Sınırsız kaynaklara sahip olmayan mavi gezegenimiz, bugün sadece ekonomik dönüşüm değil, aynı zamanda küresel ısınma ve iklim değişikliği kaynaklı riskler yaşıyor. Kaynak kıtlığı riskinde ciddi artış yaratan ve tehdidi artıran doğrusal ekonomik sistemin sürdürülmesi de pek mümkün görünmüyor. Bu nedenle, gelecek neslin ihtiyaçlarının gözetildiği, bugünün ihtiyaçlarının dengeli bir şekilde karşılandığı, sürdürülebilir kalkınma ve refah odaklı yeni bir vizyonu hayata geçirilmesi önem taşıyor. Günümüzde, afet, iklim değişikliği ve pandemi gibi küresel sorunlar ancak kapsayıcı, katılımcı ve küresel işbirlikleriyle çözülür.” Turan aynı zamanda konuşmasında Marmara Denizi’nde aylardır yaşanan müsilaj sorununa da dikkat çekerek “Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj tehdidi, iklim değişikliği kaynaklı sıcaklık artışı ve sanayinin çevreye verdiği geri dönülmez tahribatı gözler önüne seriyor” dedi ve ekledi: “Yeşil ile koparttığımız bağın yeniden kurulması için hep birlikte söylemden eyleme geçme zamanının geldiğini düşünüyoruz.”
“COP26 Öncesi Paris Anlaşması Süreci Tamamlanmalı”
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaslowski konuşmasında şunları aktardı: “TÜSİAD olarak, her vesileyle iklim değişikliğinden en fazla etkilenen coğrafyalardan birinde olan ülkemiz için iklimi dikkate alan yaklaşımın bir tercih değil bir gereklilik olduğunu vurguluyoruz. 2017 yılında Paris Anlaşması’nı stratejik bir öncelik olarak belirlediğimiz iklim tutum belgemizi, küresel ve ulusal gelişmeleri dikkate alarak güncelliyoruz.
COP26 öncesinde Paris Anlaşmasına taraf olma süreci tamamlanmalıdır. Sanayimizin sürdürülebilirlik uygulamalarını içşelleştirmesine yönelik gelişmeler; yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği potansiyelinin artan oranda hayata geçirilmesine yönelik tedbirler; sürdürülebilir finansman alanında geliştirilen mekanizmalar iklim değişikliği ile mücadeledeki kararlılığımızın göstergeleridir. Bu çabanın uluslararası güçlü mutabakatın aktif bir tarafı olarak sürdürülmesi önemlidir. Bu sürecin kapsamlı ve 2050 yılına yönelik karbon nötr hedef içeren bir yol haritası ile desteklenmesi yatırım ortamının öngörülebilirliği açısından da kritik bir adım olacaktır. Bu yol haritası iklim değişikliği ile mücadele ve uyum yönünde yatırımların finansmana erişim kanalları açısından da güçlü bir çerçeve olacaktır.
Çevresel, toplumsal ve ekonomik sürdürülebilirlik için bütüncül tedbirleri bir an önce ele alarak küresel düzeyde şekillenen yeşil ekonomiye yönelik dönüşümün parçası olabiliriz.
Yeşil mutabakata uyumun ve yeşil dönüşümün AB ve Türkiye arasında siyasi olumlu gündem kapsamında önemli bir başlık oluşturacağını değerlendiriyoruz. Dolayısıyla yeşil ve dijital dönüşüm alanında kamu-özel sektör işbirlikleri ve iklim değişikliği ile mücadele alanında üst düzey diyalog mekanizmalarının oluşturulması yönündeki önerileri önemsiyoruz.”
“Ülkemizin Her Yerinde Aşırı Hava Olayları Yaşıyoruz”
İnsanın doğanın sahibi değil, bir parçası olduğuna dikkat çeken Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum konuşmasına şöyle devam etti: “İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini çok derinden hisseden bir şehrimizdeyiz. Konya’dan geçmişte 20-30 metreden su çıkardı ancak şimdi 250 metreye inilmesine rağmen su zor bulunuyor. Konya, Karapınar’da obrukların sayısı 600’ü geçmiş durumda. Dünyanın nazar boncuğu olarak bilinen Meke Gölü kurudu. Gölü canlandırabilmek için seferber olduk. Ülkemizin her yerinde aşırı hava olayları nedeniyle sel, heyelan, hortum, kuraklık gibi sürekli artan felaketler yaşıyoruz. Bu felaketlerde maalesef can kaybediyoruz.”
Bakan Kurum, AB’nin yaptığı yeşil dönüşüm çalışmalarıyla seragazı emisyonlarını azaltarak ekonomik olarak büyüme kaydettiklerinden bahsederek bunların doğrusal ekonominin artık sona erdiğini de ortaya koyuyor dedi ve bu sistemin “her açıdan hastalıklı, marazlı olan bir model”, “toprağa acımayan, suya merhameti olmayan, insani değerleri hiçe sayan bir sistem” olduğunu söyledi.
AB sınırda karbon vergisi mekanizması ile ilgili gelişmelerin takip edildiğini belirten Bakan, Ticaret Bakanlığı ile ilgili işbirliği içerisinde bu konuda çalışmalar yürüttüldüğünü de belirtti. Meclisle beraber kapsamlı iklim kanunu yapılacağını dile getiren Bakan, Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı’nın 2050 hedefiyle beraber güncelleneceğini ifade etti. Emisyon Ticaret Sistemi kurulması için gerekli mevzuat çalışmalarının yapıldığını ve adil dönüşümün derinlemesini incelenmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
İyi Örnekler
Webinarda, iş dünyasından iyi örnek uygulamalarının sunulduğu bir panel oturumu yer aldı. Moderatörlüğünü TÜSİAD Enerji ve Çevre Yuvarlak Masa Başkanı Cevdet Alemdar’ın yaptığı panelde TÜSİAD üye şirketlerinden olan Arçelik AŞ’nin Sürdürülebilirlik Müdürü Özlem Ünlüer ile Kordsa’nın Kurumsal Marka ve İletişim ve Sürdürülebilirlik Müdürü Nevra Aydoğan konuşmacılar arasında yer aldı.
Cevdet Alemdar konuşmasında şu mesajları paylaştı: “TÜSİAD olarak tüm çalışmalarımızda, çevre, ekonomi, sanayi ve enerji politikalarını bütünsel olarak ele almaya özen gösteriyoruz. İş dünyası olarak karşılaştığımız en derin risklerden biri olan iklim değişikliğini 1,5 derece artış seviyelerinde sınırlamak için, bu dört alanın tamamında köklü bir değişime gidilmesi gerektiğinin bilincindeyiz. Bu dönüşümü başarmak, öncü ve örnek olmak için sorumluluk alıyoruz, çözüm üretiyoruz. Ülkelere baktığımızda ise, bu değişimi en kapsamlı şekilde ele alan coğrafya olan Avrupa Birliği’ni takiben Japonya, İngiltere, Çin ardı ardına karbon-nötr mesajı veriyorlar. Küresel anlamda “iklim diplomasisinin” tarihte hiç görülmemiş düzeyde yoğunlaştığını görüyoruz. Diğer taraftan uluslararası ticaret Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ekseninde yeniden şekilleniyor. Tüm bu gelişmeleri ülkemizin lehine değerlendirebilmek adına, tarihteki en kritik taraflar konferanslarından biri olmaya aday COP26 öncesinde, ülke olarak mesajlarımızı netleştirmeye her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz.”
Toplantıda, TÜSİAD Çevre ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Başkanı Fatih Özkadı, yeni iklim rejimi çerçevesinde yeşil ekonomik büyüme modelinin Türkiye ekonomisine etkileri ve TÜSİAD çalışmalarının sonuçlarına yönelik bir sunum gerçekleştirdi. Özkadı sunumunda şu ifadelere yer verdi:
“TÜSİAD’ın “Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu”na göre, ülkemizde hayata geçirilecek bir emisyon ticaret sistemi sonucunda elde edilecek fonun, gerekli yeşil yatırımlara ayrılması durumunda, 2030’da milli gelire pozitif katkı sağlanabileceği değerlendirilmektedir. Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinin merkeze alındığı böyle bir modelde, ülkemiz hem AB standartlarında bir iklim politikası izlerken, aynı zamanda ekonomisinin dönüşümünü hayata geçirmesi mümkün olabilecektir. Böylece AB’nin büyüme stratejisi olarak duyurduğu Avrupa Yeşil Mutabakatı Türkiye için, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir dönüşümün aracı olarak yepyeni bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Bu doğrultuda, önümüzdeki dönemde, yeşil dönüşüme yönelik hazırlanacak kapsamlı bir yol haritası, AB ile Gümrük Birliği’nin hızlandırdığı dönüşümde sektörlerimizin küresel rekabet gücünü daha da artıracak, yatırım ortamında öngörülebilirliğin tesis edilmesine de katkı sağlayacaktır.”
Aytıntılar için webinarın kaydına buradan ulaşabilirsiniz.