Pandemiden sonra kişisel araç kullanımında bir düşüş bekleniyor mu? Uzaktan çalışma fırsatları emisyonları nasıl etkileyecek? Kimler uzaktan çalışabiliyor?
ABD kültürünün en çok bilinen özelliklerinden biri, özgürlüklerinin sembolü ve zamansal esnekliklerinin anahtarı olan arabalarla olan ilişkileri. Ancak sürücülük kültürü geçtiğimiz yıllarda büyük davranışsal dönüşümler yaşadı. Özellikle de iki büyük kriz ile birlikte: Aralık 2007’den 2009’a kadar süren 2008 Krizi ve 2020’den bu yana devam eden Covid-19 salgını.
Pandemi döneminde kişi başına Seyahat Edilen Araç Mil Sayısı (VMT), 2019’dan bu yana düşüş yaşayarak 2021’in yaz aylarında normale yakın seviyelere geldi. Buna karşılık olarak 2008 Krizi’nden sonra kişi başına VMT’nin normal dönemlere yaklaşması 10 yıl kadar gecikti.
Şimdi pandeminin hemen sonrasında, araçla kat edilen kilometrelerde benzer bir düşüş görmeyi bekliyor muyuz? Uzaktan çalışma fırsatları emisyonları nasıl etkileyecek? Uzaktan çalışmaya kimlerin erişimi var? Bu sorulara olası yanıtları analiz etmek, krizler ile birlikte davranışların nasıl değiştiğine toparlanma sürecinin ileriye dönük emisyon azaltımını nasıl etkileyeceğine dair fikir verebilir.
Pandemi Sonrası
Pandeminin başında kişi başı VMT, %40 düşmüştü. Bu düşüşün kısa ömürlü olduğu kanıtlandı ve 2021 yazına kadar kişi başı VMT tekrar pandemi öncesi seviyelerin %98’ine kadar yükseldi.
Temmuz 2021’e kadar kişi başına VMT’deki ani ve hızlı artışın nedeni büyük ihtimalle aylarca evlerinde mahsur kaldıktan sonra seyahat açlığı çekilmesi, ekonomi yeniden açıldıkça hareketin artması, toplu taşıma kullanımını en aza indirmek için Uber ve Lyft gibi araç paylaşım hizmetleri tercih edilmesi veya bu sebeplerin birkaçının kombinasyonu. Fehr & Peers’ın değişen seyahat modelleriyle ilgili araştırmasında belirtildiğine göre kişi başına VMT’yi etkileyen diğer faktörler arasında düşen petrol fiyatları ve banliyö göçü de yer alıyor.
Öne çıkan faktör ise uzaktan ve hibrit iş ve eğitim seçeneklerinin mevcut olması. Normallik hissi geri dönmüş olsa da çalışanların evden çalışmaktan vazgeçmek yerine istifa etmeleri nedeniyle evden çalışma seçeceği kalıcı olacak gibi görünüyor. Bu, işverenlerin işe alma ihtiyaçlarını karşılamak için mücadele ederken işçilerin %75’inin işi bırakmayı düşündüğü bir “Büyük İstifa” dönemi halini aldığı için daha da önemli hale geliyor.
Özellikle yüksek öğrenim öğrencileri de uzaktan eğitim seçeceğinin esnekliğine alışmış durumda ve %73’lük bir kesim bazı derslerin pandemi sonrasında da tamamen çevrimiçi olmasını tercih ediyor.
Tarihsel Eğilimler ve Çoklu Çözümler
Daha da geriye gidecek olursak, toplam VMT 1971’den beri büyük ölçüde arttı. 2018’de ABD Ulaştırma Bakanlığı Federal Karayolu İdaresi, rekor kıran VMT değerlerine sebep olarak düşük gaz fiyatlarını ve sağlam bir ekonomiyi gösterdi. Uzaktan çalışma seçenekleri gereksiz seyahat için emisyonların azaltılmasına yardımcı olsa da bu, ekonomi büyüdükçe ulaşım emisyonlarında düşüş göreceğimiz anlamına gelmiyor.
Bu durum sadece daha temiz enerji kaynaklarından elde edilen elektriği kullanabilen elektrikli araçlar dahil olmak üzere, ulaşım emisyonlarını azaltmak için birkaç çözümü birlikte düşünme gerekliliğini vurguluyor. Elektrikli araçlara olan talep arttıkça, hareketliliği ve emisyon azaltımını dengelemeyi koordine eden daha akıllı kararlar almak için yeni bir ölçüte veya uygun şekilde ayarlanmış bir VMT sürümüne ihtiyacımız olacak. Üretim sırasındaki daha yüksek emisyon maliyetlerine rağmen benzinle çalışan araçlara kıyasla alternatif yakıtla çalışan araçların kullanım ömrü boyunca emisyonların önemli ölçüde azalması söz konusu.
Faturayı Her Zaman Yoksul Ödüyor
Bir yanda ise uzaktan çalışma seçeneklerine kimin erişimi olduğu sorusu var. Düşük gelirli geçmişe sahip kişilerin uzaktan çalışma için daha az seçeneği var. İşlerin mevcudiyeti ırklar arasında da değişkenlik gösteriyor: Siyahi ve Hispanik işçilerin evden çalışma ihtimalleri daha düşük. Politikalar, teoride herkesin faydasına düzenleniyor olsa da uygulamada bunun tersi oluyor. [su_pullquote align=”right”]VMT’yi azaltmayı ve toplu taşıma kullanımını artırmayı amaçlayan yeşil politikaların düşük gelirli bölgelerde gerçekleştirilmesinin eşitsizlik ağlarını daha da yoğunlaştırdığını gözlemledi.[/su_pullquote]Çevre avukatlığı kariyeri boyunca Jennifer Hernandez, VMT’yi azaltmayı ve toplu taşıma kullanımını artırmayı amaçlayan yeşil politikaların düşük gelirli bölgelerde gerçekleştirilmesinin eşitsizlik ağlarını daha da yoğunlaştırdığını gözlemledi. Hernandez, Breakthrough Journal’daki son makalesi “Green Jim Crow”da şunları söyledi:
“Toplu taşıma, yani zengin beyazların kişisel araçların yerini alacağını düşündükleri ‘çözüm’, genellikle farklı ırkların/etnik kimliklerin yaşadığı, konut ve istihdam fırsatlarının veya diğer fırsatların daha dağınık olduğu ve 30 dakikalık bir toplu taşıma yolculuğu ile değil de 30 dakikalık sürüşle işe erişimin sağlandığı bölgeler için çalışmıyor. Klavye ekonomisindeki varlıklı sakinlerin aksine, beyaz olmayan işçiler genellikle birden fazla işte çalışıp yoğun olmayan saatlerde işe gidip geliyorlar ve iş, çocuk bakımı ve yaşlı bakımını dengeleyebilmek için toplu taşımayı kullanamıyorlar.”
Bu sorun, Amerikan Toplu Taşıma Birliği (APTA)’nin de belirttiği üzere uygun fiyatlı konut eksikliği ile ilgili:
“Konut inşaatının yeterli olmadığı bölgeler, genellikle yüksek konut maliyetlerine ve kira artışlarına sahip. Bu da düşük gelirli ailelerin konut bulmalarını zorlaştırıyor. Bu nedenle toplu taşıma kullanma olasılığı en yüksek olan aileler, etkili ulaşım seçeneklerine sahip, şehir merkezine bitişik mahallelerde yaşamaktan vazgeçirildi. Bütün bunlar ‘hala toplu taşımaya göre araba ile daha erişilebilir olan ve toplu taşıma ile yolculuğun (otobüs veya tren seçenekleri mevcutsa) kişisel otomobil kullanmaktan iki kat daha uzun sürdüğü’ anlamına geliyor.”
Eğitimdeki Değişiklik
Eğitim, özellike de yüksek öğrenim, öğrencileri 50’li yaşlarında hatta sonrasında bile ödeyemeyecekleri yüksek faizli borçlara gömmek gibi aşırı harcamalar göz önünde bulundurularak bir revizyon aşamasına girmişti.
Yıllardır birçok ebeveyn, çocuklarını para biriktirmek için üniversitede evlerinin yakınlarında kalmaya teşvik ediyor. Salgın, bu sorunu daha da büyüttü. [su_pullquote]Okula gidip gelen öğrenciler zamanlarının yaklaşık %20’sini yolda geçiriyor.[/su_pullquote] Okula gidip gelen öğrenciler zamanlarının yaklaşık %20’sini yolda geçiriyor. Bazıları güvenilir olmayan ulaşım koşulları nedeniyle okulu bırakmanın eşliğinde. Elbette tüm dersler uzaktan işlenemiyor ancak daha fazla online ders, bu yükü hafifletmeye yardımcı olabilir.
Yine de yüksek öğretim, uzaktan öğrenmenin değeri konusunda farklı bir zihniyete sahip. 2020’de yapılan bir ankete göre öğrencilerin ve velilerin yalnızca %25’i tamamen uzaktan eğitim veren bir kurum için odeme yaparken %46’sı hibrit bir model için ödeme yapacaklarını belirtti. Uzaktan öğretim, sınıfta öğrenmeye göre daha düşük bir değere sahip gibi düşünülüyor. Kampüste edinilen üniversite deneyimi ve öğrencilerin büyük ölçüde evden bağımsız olmaları da bu düşünceye yönlendiren önemli faktörler arasında.
Bu düşük oranlar, yalnızca uzaktan öğrenme üzerine varsayımları yansıtmıyor. Pandemi, bazıları hala uzaktan eğitime uyum sağlamak için uğraşan eğitimciler için beklenmedik bir dönüşüme neden oldu. Yine de bu değişiklik, birçok öğrencinin hayat seçimlerini yeniden değerlendirdiği bir ortamda, eğitim konusunda nasıl düşündüğümüz üzerine ciddi bir hesaplaşmayı beraberinde getiriyor.
Gelecek için Umut
2019’un ulaşım emisyonları ABD’nin seragazı emisyonlarının %29’unu oluşturdu. Bunların %58’i hafif ticari araçlardan çıktı. 2020’de ise azalan petrol kullanımıyla birlikte. Emisyonlarda %15’lik bir düşüş görüldü. Eylüle kadar 2021’deki araç emisyonları, 2019’un %7 oranında gerisinde kaldı. Ancak beklenmedik toparlanma hızımız göz önünde bulundurulduğunda bu durumun değişmesi muhtemel.
Uzaktan çalışma ve okul seçenekleri devam eder veya artarsa ulaşım emisyonlarında farklı bir durum görür müyüz? Hafif hizmet taşıtı seyahatlerinin %30’unu işçi sınıfının işe gidip gelişi ile üretildiği göz önüne alınırsa evden çalışma, toplam ulaşım emisyonlarında yaklaşık %9’luk bir düşüşe neden olabilir. Bu çok doğru bir varsayım olmasa da uzaktan çalışma seçeneklerinin artırılması, uzun vadede davranışsal değişiklikler ile birlikte gelirse, emisyonlar azaltılabilir.
Emisyonların önemli bir kısmı ev ve okul arası ulaşımda gözlemleniyor. Ebeveynler için çocuk bakımı seçeneklerinin eksikliği ve okul ortamına ihtiyaç duyan öğrenciler için ulaşım zorulukları dahil olmak üzere, uzaktan eğitim/çalışma seçenekleri her senaryo için mükemmel bir çözüm gibi görünmüyor.
Kişi başına VMT’deki artışa rağmen, bu eğilimin devam ettiği senaryoda, önümüzdeki on yıl içinde artan elektrikli araç talebi ile emisyonların bir kısmının dengelenmesi mümkün. Ancak yine de içten yanmalı motorlu araçların üretimi durduktan sonra bile yollarda yalnızca elektrikli araçları görmemiz zaman alacak. [su_pullquote align=”right”]”Davranış değişikliğine ihtiyaç var. Ancak daha etkili bir strateji, doğal olarak önemli davranış değişikliklerine fırsat veren adil bir sistemik değişimi içeriyor.”[/su_pullquote]Yeşil hareket, yıllardır, araba kullanmak yerine bisiklete binmeyi teşvik etme, şehirlerde bisiklet şeritlerini zorunlu tutma konusunda ek baskılar içerdi. Ancak insanların gönüllü davranış değişikliklerine güvenmek, ancak kararları birden fazla faktörden etkilendiğinde ileri gidebilir. Pek çok insan, yaşadığı yere ve çocuk bakımı gibi sorumluluklarının fiziksel yüküne bağlı olarak en uygun seçenek -bazen tek seçenek- olduğu için özel aracını tercih etmeye devam edecek.
Davranış değişikliğine ihtiyaç var. Ancak daha etkili bir strateji, doğal olarak önemli davranış değişikliklerine fırsat veren adil bir sistemik değişimi içeriyor. Evden çalışma ve eğitim seçeneklerinin arttırılması, daha fazla zaman ve para tasarrufu sağlayan değişikliklerden sadece biri. Yeni normale giden yolda devam ederken, umarım bu değişiklikler kalıcı olur.