Türkiye’de yapılan yeni bir araştırma ile 13 farklı markaya ait toz şeker, üç markaya ait küp şeker ve üç markaya ait pudra şekeri incelendi. Araştırmanın sonucuna göre, bir küp şekerde yaklaşık 550 adet mikroplastik tespit edildi. Yanı sıra şekerlerin içerisinde mavi, siyah, kırmızı, pembe, sarı, yeşil gibi hemen her renkte plastik parçacıklara, liflera de rastlandı.
Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meral Yurtsever, TÜBİTAK (118Y515) projesi kapsamında; toz şeker, pudra şekeri ve küp şekerdeki mikroplastik varlığını araştırdı. AA’nın haberine göre Yurtsever, “Türkiye’de bir ilk” olarak nitelendirdiği çalışması kapsamında 13 farklı markaya ait toz şeker, üç markaya ait küp şeker ve üç markaya ait pudra şekeri incelediğini belirtti.
“Bir Küp Şekerde Yaklaşık 550 Adet Mikroplastik Tespit Ettik”
Mikroplastikleri incelerken Nil Red boyama tekniği kullandığını, bu teknikle parçacıkları boyayarak plastik olan parçacıkların belirgin şekilde ışıldama yaparak görünmesini sağladığını söyleyen Yurtsever, araştırmasında beş milimetreyle bir mikrometre arasındaki plastik parçacıklarını incelediğini belirtti. Yurtsever, “İncelediğimiz tüm şekerlerin 100 gramında ortalama 20 bin civarı mikroplastik tespit ettik. Burada aslında şöyle de bir durum var; toz şekerler ve pudra şekerleri plastik ambalajlarda satılıyor ama küp şekerler karton kutularda satılıyor. Buna rağmen küp şekerlerdeki mikroplastik varlığı hiç de diğerlerinden aşağı kalır gibi değildi. Bir küp şekerde yaklaşık 550 adet mikroplastik tespit ettik” dedi.
“Üretim Süreçlerinin de Önemli Olduğunu Düşünüyorum”
Yurtsever, incelediği şekerlerdeki mikroplastik kaynaklarını dört grupla sınırlandırdığı, tespit ettiği mikroplastiklerin; kirlenmiş toprakta yetişen bitkiden yani pancardan, ambalajdan, üretim süreçlerinden ve havadan kaynaklı olabileceğini dile getirdi. Yurtsever şunları söyledi:
“Şeker ambalajlarından kaynaklı mikroplastik kirliliği olabilir ama üretim süreçlerinin de oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Üretim aşamasında bir plastik karışımı olabilir, proseslerden, kesmeden ya da diğer ekipmanlarla yapılan işlemlerden mikroplastik karışmış olabilir. Bunların dışında ülkemizdeki şekerler, şeker pancarından üretiliyor ve şeker pancarı depo köklü bitkiler grubunda. Depo köklü bitkilerin topraktaki sadece mikroplastiği değil, diğer toksik olabilecek maddeleri de bünyesine alabildiğini biliyoruz. Hatta toprakta arsenik varsa bu maddenin, mikroplastikleri, bitkinin köküne daha kolay ulaştırabildiğini tespit eden çalışmalar var.”
“Her Renkte Plastik Parçacıklar, Lifler Vardı”
Yurtsever, “İncelediğimiz şekerlerde, şekerin konulduğu poşetler beyaz ya da şeffaftı. Bu poşetlerden geçse geçse beyaz ya da şeffaf mikroplastikler geçebilirdi ama o şekerlerin içerisinde mavi, siyah, kırmızı, pembe, sarı, yeşil, akla gelebilecek neredeyse her renkte plastik parçacıklar, lifler de vardı. Poşetten geçecek olsaydı film ya da parçacık formunda daha fazla rastlamamız gerekirdi ama direkt tekstil liflerine işaret eden farklı renklerde mikroplastik parçacıklarına da rastladık” dedi.
Özellikle tek kullanımlık plastik ve plastik katkılı ürünlerin gizli mikroplastik kaynakları olduğunu vurgulayan Yurtsever, karton sanılan ancak plastik katkı içeren bir bardakta içilen şekerli poşet çay ile milyonları bulan sayıda mikroplastik ve nanoplastik yutulabileceği uyarısında bulundu.
“Nano ve Mikroplastik Kirliliği Milyonları Bulabilir”
“Yapılan bir çalışmada her bir karton bardaktan en az 25 bin mikroplastik suya geçebilir deniyor” diyen Yurtsever, “Bu bahsettiğim mikron altı boyutta yani nano mertebede milyonlarca plastik parçacığının o suya geçtiğini gösteren bir çalışma. Şekeri de incelediğimizde tek bir küp şekerin işte ortalama 2,7 gram olduğunu düşününce bir küp şeker yaklaşık 550 adet mikroplastik içeriyor. Yani bir karton bardakta poşet çayı ve şeker atarak içtiğimizde nano ve mikroplastik kirliliği milyonları bulabilir” şeklinde konuştu.
Plastik üretiminin 1950’lerde yılda 2 milyon tonken, 2020 yılında 200 kat artarak 400 milyon tona yükseldiğinin altını çizen Yurtsever, “Plastiğin gıdalarda bulunması, toprağa, havaya, suya dağılmış olması ve bunun birikerek, artarak devam etmesi gelecek için büyük tehlike. Hayatımızdan şekeri çıkaramayız ama plastikleri çıkarmanın zamanı geldi diye düşünüyorum” dedi.
“Tüm Canlılarda Ciddi bir Problem Yaşanabilir”
Plastiklerin hem insan hem de hayvan sağlığı üzerine etkilerinin çalışmalarla kanıtlanmaya başladığını vurgulayan Yurtsever, şunları söyledi: “Obeziteyle ilişkisini bildiren çalışmalar var. Mesela su kuşları plastikleri yuttuğunda bu, fibrozise yani plastikoz diye isimlendirilen bir hastalığa sebep oluyor. Çevremize baktığımızda tüm canlılarda ciddi bir problem yaşanabildiğini görüyoruz.” Yurtsever, plastik üretimi ve tüketimini sonlandırabilmek için doğada çözünebilen alternatif ürünlerin ekonomik fiyatlarla tüketiciye sunulması gerektiğini söyleyerek sözlerini noktaladı.