Küçük Menderes Havzası’nda zemin çökmelerini güncel jeodezik tekniklerle izlemeye ve olası nedenlerini araştırmaya yönelik bilimsel araştırma yapan akademisyenler, birçok alanın yüzeyinde, aşırı ve yoğun yer altı su kullanımı kaynaklı 18 santimetreye varan çökmeler belirledi. Havzadaki çökme şiddetinin Türkiye’de bugüne dek belirlenen en yüksek çökme şiddeti değeri olarak literatüre girdiğini açıklayan akademisyenler, acil önlem alınması gerektiğini de vurguladı.
Gümüşhane Üniversitesi’nden akademisyenler, zemin çökmelerini güncel jeodezik tekniklerle izlemeye ve olası nedenlerini araştırmaya yönelik bir bilimsel araştırma sürdürdü. Araştırma, Gümüşhane Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Harita Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sefa Yalvaç ve Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Uygulamalı Jeoloji Kürsüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selçuk Alemdağ liderliğinde yapıldı.
DHA’nın haberine göre, çalışmalar kapsamında İzmir’e giden akademisyenler Küçük Menderes Havzası’nda birçok alanda yüzey zeminde, aşırı ve yoğun yer altı su kullanımı kaynaklı 18 santimetreye varan çökmeler tespit etti. İnceleme sonuçlarını makalede bir araya getiren akademisyenler, yer altı su kullanımının, çökme bölgeleri dışında planlanarak acil önlem alınmasını önerdi.
Çalışma alanı olan Küçük Menderes havzasında doğrudan mevcut çökmelerin yoğun yer altı su kullanımıyla ilişkili olduğu belirlendi. Bölgede aşırı yer altı suyu kullanımına bağlı olarak boşalan yer altı akifer sistemlerin yağışlar gibi doğal yollarla geri beslenememesi zemin çökmeleri problemini de beraberinde getirdi. Çalışma, bütün havzalar için akılcı uygulanabilir su yönetimi planlamasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.
“Türkiye’nin En Büyük Çökmelerini Bu Alanda Belirlemiş Olduk”
Araştırma hakkında bilgi veren Doç. Dr, Selçuk Alemdağ, bölgede binalarda çatlamalar gözlemlediklerini kaydetti ve şöyle devam etti: “Türkiye’nin en büyük çökmelerini bu alanda belirlemiş olduk. Bölgedeki akifer sistemleri ortaya koymaya çalıştık. Torbalı, Bayındır, Tire ve Ödemiş bölgelerinde DSİ’den almış olduğumuz 150- 200 metrelik derin su sondajı verileri yardımıyla bölgede stragrafik kesitlerini oluşturarak alüvyol zeminde meydana gelen zeminin değişimlerini inceledik. Bu kapsamda, Torbalı, Bayındır ve Tire bölgelerinde basınçlı ve serbest akiferler dediğimiz akifer sistemlerinin geçişli olduğunu, Ödemiş bölgesinde ise tamamen basınçlı akiferlerden oluşan bütünleşik akifer sistemi olduğunu belirledik. Ödemiş bölgesinde de gerek mezarlıklarda yaptığımız incelemelerde, binalar, yerleşkedeki birçok alanda kırılma, çatlamalar, kanal güzergahlarında kırılmalar ve döşenen su hatlarında sürekli deformasyonlar gözlemledik.”
“Zemin Çökmeleri 310 Kilometrekarelik Alanda Etkili”
Çalışmada yer alan Doç. Dr. Sefa Yalvaç ise jeodezik izleme sonuçlarına göre Torbalı, Bayındır ve Ödemiş yerleşim merkezleri ve çevresinde yıllık hızı 18 santimetreye varan düşey yönlü deformasyonlar gözlemlendiğini belirtirken, “Ayrıca, yapılan çalışmalar ışığında, zemin çökmelerinin havzada 310 kilometrekarelik bir alanda etkili olduğu ve çökme şiddetinin ve yıllık davranışının bölgedeki akifer tipi ve yer altı su seviyesiyle doğrudan ilişkili olduğu ortaya çıktı. Havzada çökme şiddeti maalesef ülkemizde bugüne dek belirlenen en yüksek çökme şiddeti değeri olarak literatüre girdi” dedi.