Kredi Garanti Fonları, 19’uncu yüzyılda kurulmuş önemli finansal araçlardır. Bu fonlar teminat yetersizliği veya yüksek kredi riski gibi sıkıntılarla karşılaşan işletmelere kefalet hizmeti sunarak finansmana erişim sağlıyor. Kalkınmaya odaklanan kredi garanti fonları birkaç yıldır var. İklim odaklı garanti fonlarının oluşumu ise oldukça yeni bir gelişme.
Son günlerde Los Angeles’taki yangınlar iklim krizinin insanlık ve gezegenimiz için ne denli büyük bir tehdit olduğunu bize tekrar hatırlattı. Yangının zararının 250 milyar Amerikan dolarını aşacağı tahmin ediliyor.
İklim konusu gündeme geldiği ilk günden bu yana ülkeler düzeyinde ele alınıyor. Fakat dünya nüfusunun %56’sı şehirlerde yaşıyor ve seragazlarının yaklaşık %75’i şehirlerden kaynaklanıyor. Bunun içindir ki ICLEI, UCLG, C40 ve diğer uluslararası şehir ağlarının yanı sıra dünyanın dört bir yanındaki belediye başkanları yıllardır iklim mücadelesinde şehirlerin önemini vurguluyor.
“Çözümlerimiz Var, Teknoloji Var, Finansman Yetersiz”
Şehirlerin iklim mücadelesinde etkili olabilmesi için finansmana ihtiyaç var. The State of Cities Climate Finance 2024 raporuna göre “1,5°C iklim hedefine ulaşmak için yıllık kentsel iklim finansmanının beş kat artması gerekiyor.” Ancak mevcut finansman yerele değil, ulusal düzeydeki projelere yöneliyor. Profesör Eugenie Birch’in Birleşmiş Milletler’de (BM) yaptığı konuşmada belirttiği gibi, uluslararası finans kuruluşları 80 yıl önce ülkelerle çalışmak üzere yapılandırılmıştı.
Dünya Bankası, IMF, BM: “Uluslararası kuruluşların tümü 1940’larda kurulmuştu ve dünya o zaman çok ama çok farklı bir yerdi. O dönemde 750 milyon kişi, toplam nüfusun üçte biri, şehirlerde yaşıyordu. Bugün dünya nüfusun yarısı şehirlerde yaşıyor. 4 milyara ulaştık.”
Şehirlerin iklim finansmanına erişimini artırmak için Haziran 2023’te Küresel Kentsel Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Finansmanı Komisyonu kuruldu. UN Sustainable Development Solutions Network bünyesinde kurulan komisyonun eş başkanları Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, Rio de Janeiro Belediye Başkanı Eduardo Paes ve ekonomist Profesör Dr. Jeffrey Sachs.
Komisyonun ilk girişimi iklim dostu projelerin finansmanını desteklemek amacıyla oluşturulan
Yeşil Şehirler Garanti Fonu (GCGF). GCGF raporu Kasım ayında Rio de Janeiro’daki G20 toplantısında sunuldu. Raporun bu toplantıda sunulması, komisyon çalışmalarının uluslararası düzeydeki önemini vurgulamak açısından önemliydi. Rapora buradan ulaşabilirsiniz. Yazının devamı bu konuda çıkan raporun özetidir.
Kredi Garanti Fonları
Kredi Garanti Fonları, 19’uncu yüzyılda kurulmuş önemli finansal araçlardır. Bu fonlar teminat yetersizliği veya yüksek kredi riski gibi sıkıntılarla karşılaşan işletmelere kefalet hizmeti sunarak finansmana erişim sağlıyor. Kalkınmaya odaklanan kredi garanti fonları birkaç yıldır var. İklim odaklı garanti fonlarının oluşumu ise oldukça yeni bir gelişme.
İklim Odaklı Garanti Fonları
- GuarantCo, Birleşik Krallık hükümeti tarafından 2005 yılında kurulmuş, Afrika ve Asya’daki sürdürülebilir altyapı projelerine odaklanıyor.
- Dünya Bankası’nın 20’den fazla garanti fonunu tek çatı altında toplayarak yeni kurduğu Multilateral Investment Guarantee Agency (MIGA), kredi süreçlerinde verimliliği artırmayı hedefliyor. MIGA’nın sunduğu garantilerin 2030 yılına kadar üç katına, toplamda 20 milyar Amerikan dolarına çıkarılması planlanıyor. Bu yeni platform kamu sektöründeki ticari olmayan riskleri de kapsayarak daha geniş bir güvence imkanı sunacak.
- 2024 yılında kurulan Yeşil Garanti Şirketi (GGC), dünya çapında yeşil projelere odaklanan ilk bağımsız garanti fonu.
Bunların yanı sıra ülkelerin ulusal garanti programları var. Kent odaklı garanti fonu olarak ancak iki fondan bahsedebiliriz.
- Fransız Kalkınma Ajansı’nın yakın zamanda hayata geçirdiği CITYRIZ fonu Afrika’da yerel toplulukların sürdürülebilir altyapı projelerine finansman sağlıyor.
- Avrupa Birliği (AB) Aralık 2022’de UNCDF’nin Şehirler için Garanti Fonu’na 154 milyon euro onayladı.
Şehirlerin Kredi Riskleri
Gelişmekte olan ülkelerde şehirlerin kredi riskleri oldukça yüksek. Dünyanın en büyük 500 şehrinin %80’i, yeterli kredi itibarından yoksun. Bu durum teminat yetersizliği, yüksek kredi riski, siyasi istikrarsızlık ve yetersiz kurumsal kapasiteden kaynaklanıyor.
Ülkelerin yalnızca %44’ünde yerel ve bölgesel yönetimlerin borçlanmaya izni var. Borçlanmaya izin verilen ülkelerdeyse genellikle devlet garantisi şartı bulunuyor. Bu süreçlerin uzun ve karmaşık olması yerel yönetimlerin ihtiyaç duydukları kaynaklara ulaşmalarını geciktirebiliyor. Ayrıca, süreçlerin siyasi boyutu da önemli bir engel oluşturabiliyor (CHP’li belediyelerin 37,6 milyar liralık kredisi imzaya takıldı).
Merkezi hükümetin fonların nerede ve nasıl kullanılacağını belirlemesinin, yerel yönetimlerin kendi ihtiyaçlarına göre hareket etme yeteneğini zaman zaman kısıtladığını görüyoruz. Bu da yerel kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesini zorlaştırabilir. Bu nedenle, uluslararası finansal mimarinin daha esnek ve yerel ihtiyaçlara duyarlı bir yapıya kavuşturulması iklim kriziyle mücadelenin daha etkin olmasını sağlayacaktır.
Yeşil Şehirler Garanti Fonu: GCGF
Green Cities Guarantee Fund (GCGF), kentsel iklim finansmanın risk-getiri profilini iyileştirerek şehirlerin daha uygun koşullarda krediye ve daha geniş bir yatırımcı havuzuna erişimini sağlamak üzere kuruldu.
Şehirler açısından kredi garantisinin sağladığı faydaları şöyle sıralayabiliriz:
- Finansman arayan şehrin düşük kredi notunun aksine, garantörlerin kredi notu yüksek.
- Garantörün olması teminat sorununu ortadan kaldırıyor.
- Borçlanma maliyetlerini düşürüyor.
- Kredi vadesini artırıyor.
Araştırmalar, garantilerin iklim projelerine yatırımı harekete geçirmede etkili olduğunu; diğer finansal araçlarla karşılaştırıldığında, kredi garantisinin olmasının çok daha fazla yatırımı harekete geçirebileceğini gösteriyor. Örneğin MDB’ler (Çok Taraflı Kalkınma Bankaları) iklim projelerine harcanan her 1 ABD doları krediyle 30 sentlik özel yatırımı harekete geçirdi; bu oran 0,3’tür. Buna karşılık MDB’ler tarafından sağlanan garantilerin her 1 doları, iklim projeleri için ilave 1,50 ABD doları harekete geçirdi. Yani garantiler beş kat daha fazla yatırımı hareket geçiriyor.
GCGF’nin pilot çalışma alanı Latin Amerika olarak belirlendi. Latin Amerika’daki yoğun kentleşme, iklim değişikliği ile mücadele doğrultusunda iklime duyarlı altyapıya olan ihtiyacı giderek artırıyor. Bu durum, şehirlerin altyapı projelerinin finansmanına olan ihtiyacın da artmasını beraberinde getiriyor. Ancak, kredi garanti fonlarının sadece %4’ü bu bölgede faaliyet gösterdiğinden şehirlerin finansmana erişimi de kısıtlı. Bu bağlamda, kredi garanti fonlarının artırılması, yerel yönetimlerin ve özel sektörün iklime duyarlı altyapı projelerini hayata geçirebilmeleri için çok önemli.
Sonuç
GCGF’nin amacı, şehirlerin küresel sermaye piyasalarına erişimini kolaylaştırmak ve çeşitli yatırımcıları kentsel iklim finansmanı sektörüne çekmek. GCGF’nin küresel bir yapı haline gelmesi, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir.
Yazarın şehirlerin finansmana erişimi konulu diğer yazıları için