#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

”Koronavirüs Krizi Atlatıldığında Daha İyi Bir Durumda Olmalıyız”

BM Genel Sekreteri António Guterres, koronavirüs ile mücadele için topyekün hareket edilmesi gerektiğini düşünüyor. Guterres’in görüşlerinin tamamını okuyucularımız için çevirdik.

Yazı: António Guterres

Çeviri: Çisil Sevinç

Yalnızca tüm dünya hep birlikte hareket ettiğinde, küresel koronavirüs salgınının üstesinden gelinebilir. G20 liderleri geçtiğimiz Perşembe günü (26 Mart) gerçekleştirilen acil sanal toplantıda doğru adımlar attı ancak yine de yüzleştiğimiz öngörülemez büyüklükteki soruna eşgüdümlü küresel bir çözüm getirilemedi.

Enfeksiyonlu vaka eğrisini hala düzleştirebilmiş değiliz. Hastalığın 100 bin insanı enfekte etmesi 67 gün sürdü ve yakında 100 binden fazla insan bu hastalığa yakalanacak.

Birlikte planlanmış cesur bir eyleme geçilmezse, yeni vakaların sayısı milyonları aşacak ve sağlık sistemlerini durma noktasına getirecek, ekonomilere pike yaptıracak ve yoksulun en sert darbeyi almasıyla insanları umutsuzluğa sürükleyecek. En kötüsüne hazırlanmalı ve ondan kaçınmak için elimizden geleni yapmalıyız. Eylem üç noktada buluşmalı: bilim, dayanışma ve akıllı politikalar. İlk olarak, koronavirüsün yayılması durdurulmalı. Bunun için devamlı erken testler ve temas gözlemi yapılmalı, karantina uygulanmalı, sağlık çalışanlarını korumak adına önlemler alınmalı ve insanların seyahat etmemesi için düzenlemeler getirilmeli.

Ortaklaşa girişilecek bu çabalara Birleşmiş Milletler ağının bir parçası olan Dünya Sağlık Örgütü’nün yol göstermesi gerekiyor. Başına buyruk ülkelerin herkesin yararına çalışması mümkün değil.

İkinci olarak, krizin sosyal ve ekonomik tahribatlarıyla mücadele edilmeli.

Orman yangını gibi yayılan virüs, kısıtlı sağlık sistemleriyle insanların daha savunmasız olduğu, yoğun göçmen nüfuslu gecekondu mahallelerinde milyonların barındığı ve evlerin, kaybeden insanların bulunduğu güney yarım küreye hızla geçmek üzere.

Virüs bu şartlar altında gelişmekte olan ülkeleri sarsabilir ve daha önce bastırılmış yerlerde yeniden ortaya çıkabilir. Birbirine bağlanmış dünyamızda, yalnızca en zayıf sağlık sistemi kadar güçlüyüz. Virüsle tüm insanlık adına savaşmalıyız, özellikle de en çok etkilenenlere odaklanmalıyız: kadınlar, yaşlılar, gençlik, düşük gelirli işçiler, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler, gayriresmi sektör ve savunmasız gruplar.

Birleşmiş Milletler, viral bulaşmanın ekonomiye de sıçradığını gösteren ve bunalımları gidermek için gereken finansmanı belirleyen raporları yayımladı.

Uluslararası Para Fonu (IMF), 2009 yılında deneyimlediğimizden çok daha kötü bir ekonomik bunalıma girdiğimizi ilan etti. Küresel gayrisafi milli hasılayı iki katına çıkaracak, kapsamlı ve çok uluslu bir çözüme ihtiyacımız var.

Gelişmiş ülkeler bunu kendi başlarına yapabilir hatta bazıları çoktan yapıyor bile. Ancak, gelişmekte olan ülkeler için mevcut kaynakları arttırmalıyız. Özel çekme haklarının (SDRs) getirilmesi ve diğer uluslararası finans kurumlarının düzenlenmesiyle IMF’nin kapasitesi genişletilebilir ve böylece ihtiyaç duyan ülkelere sağlanan kaynaklar artırılabilir.

Ülke içinde rekor seviyelerde harcama yapmak zorunda kalan devletler için bunun zor olduğunu biliyorum ancak virüs kontrol edilmediği takdirde bu harcamalar da boşa gidecek.

Merkez bankaları, arasında eşgüdümlü değiş tokuşlar gelişen ekonomilere likidite sağlayabilir. 2020 faiz ödemelerinin hemen feragat edilmesi gibi borç hafifletmeleri de öncelik haline getirilmeli.

Üçüncüsü, daha iyisine evrilerek iyileşilmeli. Krize fazlasıyla savunmasız olan toplulukların bulunduğu koronavirüs öncesi döneme geri dönemeyiz.

Küresel salgın, sağlık sistemleri, sosyal koruma ve kamu hizmetlerinin zayıf olmasının ağır maliyetini en çarpıcı şekilde gösterdi. Eşitsizliklerin altını çizdi ve resmi ekonominin ardında saklı kalmış ücreti ödenmeyen bakım emeğini gözler önüne serdi. Kadına şiddet gibi devam etmekte olan insan hakları mücadelelerini vurguladı.

Şimdi, çabalarımızı katlayarak daha kucaklayıcı ve sürdürülebilir ekonomiler inşa etme ve küresel salgınlar ile iklim değişikliği gibi küresel boyuttaki sorunlara daha dirençli topluluklar kurma zamanı. Virüsten kurtulma sürecinde aynı zamanda daha farklı bir ekonomiye evrilmeliyiz. Yol haritamızdan şaşmadan 2030 gündemimize ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize devam ediyoruz.

Birleşmiş Milletler tamamen seferber oldu: ülke çözümlerine katkıda bulunuyor, tedarik zincirimizi dünya kullanımına açıyor ve dünya ateşkesini destekliyoruz.

Küresel salgının her yerde sonlandırılması hem bir ahlaki zorunluluk, hem de aydınlanmış bir kişisel çıkar meselesi. Bu olağanüstü durumda, olağan yollara başvuramayız. Olağanüstü zamanlar olağanüstü önlemler gerektirir. Herkes için kararlı, eşgüdümlü ve yenilikçi eylemler getirmeliyiz.

*Bu yazı İklim Haber’den alınmıştır. 

EkoIQ Editör