#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
Kalkınma Planı

İklim Değişikliği 12. Kalkınma Planının Neresinde?

12. Kalkınma Planı, iklim değişikliği ile mücadele ve uyum politikaları ile sürdürülebilir kalkınma hedeflerini bünyesinde buluşturan üst politika belgesi olarak yüksek bir ilgiyi hak ediyor.

 YAZI: Habib Kocaman, TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı Yasama Uzmanı  

Ülkenin kalkınma vizyonunu uzun vadeli perspektifle ortaya koyan kalkınma planı, üst politika belgelerinin başında gelir. Gelişme yolunda 5 yıllık bütüncül yol haritası niteliğindeki 12. Kalkınma Planı 1 Kasım 2023’te Resmi Gazetede yayımlandı. Plan, Cumhuriyet’in 100. yılında Türkiye’nin potansiyelini harekete geçirerek sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme hedefini gerçekleştirme amacındadır. Mevzu sürdürülebilir kalkınma olunca doğal olarak iklim değişikliği, Planın dikkate aldığı temel parametrelerden biri haline geliyor.

Sürdürülebilir Kalkınma ve İklim Değişikliği

Ekonomik büyüme geçmişinde sosyal ve çevresel boyutları birbirinden ayrı ele almış olmanın getirdiği sıkıntılarla yüzleşen devletler, 1972’de Stockholm’de gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Çevresi Konferansında kalkınma ve çevre arasındaki etkileşime dikkat çeker. Çevre ile sosyal ve ekonomik kalkınma arasındaki bağlantı, Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonunca 1987’de Ortak Geleceğimiz Raporu ile sürdürülebilir kalkınma şeklinde kavramlaştırılmıştır. Akabinde 1992 Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni ortaya koyan önemli adımlardan biri olmuştur.1 2015’te ise “Gündem 2030: BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH)” kabul edilerek; sürdürülebilir şehir ve yaşam alanları, erişilebilir ve temiz enerji, temiz su ve sıhhi koşullar ile iklim eyleminin de yer aldığı 17 başlıkta SKH oluşturuldu. İklim değişikliği gibi küresel çaptaki krizlerle mücadele, SKH’lerin birçoğu ile doğrudan ilişkili yönleri barındırır.2

Türkiye’nin Kalkınma Politikasında İklim Değişikliği

Anayasa’nın 166. maddesine göre kalkınma planlamasında, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesi, ülke kaynaklarının verimli kullanılması amaçlanacaktır. Kalkınma girişimleri plana göre gerçekleştirileceğinden yatırımlara yön veren, ekonomik destek ve teşvikler içeren kanunların kalkınma planı amaç ve hedeflerine göre çıkarılması gerekir.

Kalkınma planlarıyla hemen her sektör için durum analizi yapılmakta, amaç ve hedefler tespit edilmekte ve yürütülecek politikalar açıklanır. Fosil yakıtlara bağımlı enerji, sanayi, yapı ve ulaştırma gibi başlıca sektörler ile iklime duyarlı tarım, turizm gibi sektörlere yönelik politikalara iklim değişikliği faktörünün kalkınma planlarına dâhil edildiği görülmektedir. Şehirleşme ve afet yönetimi başlıkları altında yoğunlaşan etkilere uyum analizleriyle birlikte planlarda iklim değişikliğinin sosyoekonomik kalkınma meselesi olarak algılandığı anlaşılmaktadır.

Önceki Kalkınma Planlarında İklim Değişikliği Yansımaları

Türkiye ekonomisinde ilk kez 1963 yılında başlatılan planlı kalkınma politikası, nicel ve nitel yönleri ile dönüşerek sürmektedir.3 Kalkınma planlarında çevre politikaları, önceleri sadece ortaya çıkan kirliliği giderici amaçlara dayanırken, daha sonra önleyici politikalar ve nihayet sürdürülebilir kalkınma anlayışına uygun bir şekilde, çevre ve ekonominin entegrasyonuna öncelik veren politikalar şeklinde bir gelişme gösterir.4 Doğrudan iklim değişikliğinden bahsedilmesi ise 8. Kalkınma Planı ile başlamıştır.

  1. Kalkınma Planı 2001-2005: Hazırlanma aşamasında ayrı bir İklim Değişikliği Özel İhtisas Komisyonu (ÖİK) kurulmuş olsa da Planın kendisinde iklim değişikliğine sadece birkaç noktada yer verildi. Küresel iklim sisteminin korunması ve iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’nin sorumlulukları, halen geçerli olan farklılaştırılmış yükümlülükler ilkesine bağlandı. Planda; ulaştırma, enerji, sanayi ve konut sektörlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını kontrol etmek ve azaltmak amacıyla enerji verimliliğinin artırılması ve tasarruf sağlanması yönünde düzenlemeler yapılması hedefi yer alır.
  2. Kalkınma Planı 2007-2013: İklim değişikliğine bir önceki Plandan daha az yer verilmiştir. Türkiye’nin Kyoto Protokolüne taraf olmasının tartışıldığı bir dönemde hazırlanan Plan’da sadece “Çevrenin Korunması ve Kentsel Altyapının Geliştirilmesi” başlığı altında, taraf olunan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinden doğan yükümlülüklerin yerine getirileceği ifade edilmiş; sera gazı salımlarının azaltılmasına dair politika ve tedbirleri ortaya koyan bir Ulusal Eylem Planının hazırlanacağı belirtilmiştir.
  3. Kalkınma Planı 2014-2018: İklim değişikliği konusuna daha geniş yer verilerek “İklim Değişikliği ve Çevre”, “Gıda, Su ve Doğal Kaynakların Etkin Kullanımı” ile “Yaşanabilir Mekânlar, Sürdürülebilir Çevre” başlıkları altında değerlendirmelere gidilmiştir. Başta iklim değişikliğiyle mücadele olmak üzere, çevre konularına dair politikaların sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde yürütüldüğü ifade edilen Plan’da; üretim ve tüketimde çevre standartlarının rekabetçilik ve yeşil büyüme anlayışıyla geliştirilmesi ile biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir kullanımı vurgulanır. “Temiz üretim” kavramının da geçtiği Planda, temel yapısal sorun alanları için tasarlanmış 25 adet “Öncelikli Dönüşüm Programları” arasında iklim değişikliğini yakından ilgilendiren; enerji verimliliğinin geliştirilmesi, yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi, tarımda su kullanımının etkinleştirilmesi programları belirtilebilir.
  4. Kalkınma Planı 2019-2023: İklim değişikliğine sıkça atıf yapılan Planda Türkiye’nin gelişmekte olan ülke konumuna işaret edilerek yeşil büyüme ve emisyon artış eğiliminin sınırlandırılması yönünde bir politika izlendiği, iklim değişikliğine uyum çabalarına önem verildiği belirtilir. Sanayi yoğun ekonomide iklim finansmanına erişimin, emisyon azaltmada marjinal maliyeti düşüreceği vurgulanmıştır. İklim değişikliğinin gıda güvenliği ve suyun etkin kullanımı ile ilişkisine değinilmiş; “Yaşanabilir Şehirler, Sürdürülebilir Çevre” başlığı altında iklim değişikliğine dirençli yerleşim anlayışı yansıtılmıştır.

Paris Anlaşmasına temkinli yaklaşımın tezahürü olarak, iklim değişikliği müzakerelerinin ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler ilkeleri ile Niyet Edilmiş Ulusal Katkı çerçevesinde sürdürüleceği, sera gazı emisyonuna neden olan sektörlerde ulusal koşullar ölçüsünde iklim değişikliğiyle mücadele edileceği ve uyumda kapasite artırarak ekonominin ve toplumun iklim risklerine dayanıklılığının güçlendirileceği belirtilir.

İklim değişikliğinin etkileri doğrultusunda yeraltı su havzaları ve barajlarının oluşturulması; istilacı türler ve tarımsal patojenlerle mücadele; tarımda ürün desen değişimi; turizm sektörünün durumu; başta Karadeniz Bölgesi olmak üzere 7 bölge için İklim Değişikliği Eylem Planları hazırlanması gibi somut hususlara da Plan’da yer verilmiştir.

12. Kalkınma Planında İklim Değişikliği Yansımaları

2024-2028 yıllarını kapsayan 12. Kalkınma Planının hazırlık çalışmaları esnasında oluşturulan 60 ÖİK’ten biri de “İklim Değişikliğinin Sürdürülebilir Kalkınmaya Etkisi” konu başlıklıdır.5

Plan’ı oluşturan 5 ana eksen arasında iklim yoğun tespit ve değerlendirmeler içeren “yeşil ve dijital dönüşümle rekabetçi üretim” ile “afetlere dirençli yaşam alanları, sürdürülebilir çevre” eksenleri yer almaktadır. Bununla birlikte genel olarak, Planda ele alınan çoğu sektörde iklim değişikliği etkileşiminin oldukça belirleyici bir faktör olarak işlendiği görülmektedir. Plan’da doğrudan iklim değişikliğiyle ilgili olarak yer verilen çeşitli hususlar aşağıdadır:

  • Düşük karbonlu büyüme ve yeşil ekonomi yaklaşımlarının giderek güçlenmesi; iklim değişikliğine uyum ve emisyon azaltım politikalarının önemli bir dönüşüm fırsatı sunması; uluslararası alanda iklim adaleti politikalarının öne çıkması,
  • Paris Anlaşmasının karbon fiyatlandırma mekanizmalarını, yeşil teşvik ve düzenlemeleri hareketlendirmesi; 2021’de taraf olunan Anlaşma doğrultusunda 2053 net sıfır emisyon hedefi konulması; 2022’de Ulusal Katkı Beyanının güncellenmesi; Avrupa Yeşil Mutabakatına uyum gerekliliği doğrultusunda 2021’de Yeşil Mutabakat Eylem Planının hazırlanması;
  • İklim finansmanının önemli ve öncelikli olması, sınırda karbon düzenlemesi mekanizmasından etkilenecek sektörler için en düşük maliyetle emisyon azaltımının desteklenmesi, Emisyon Ticaret Sisteminin uygulamaya konulması,
  • Yeşil teknolojilerin yeterince gelişmediği Türkiye’de yeşil işlerin yeni fırsatlar sunması, başta emisyon yoğun sektörler olmak üzere imalat sanayiinde yeşil dönüşümün hızlandırılması,
  • Enerji arz güvenliğinde iklim değişikliğiyle mücadelenin yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, enerji depolama, nükleer enerji ve yeşil hidrojen üretimini öne çıkarması, binaların enerji dönüşümünün hızlandırılması, jeotermal kaynaklı ısıtmanın artırılması,
  • Gıda güvenliği ve suyun etkin kullanımında iklim değişikliğinin etkilerinin göz önünde tutulması; yağmur suyu ve gri su gibi alternatif su kaynaklarından istifade edilmesi;
  • Küresel olarak iklim dostu, sürdürülebilir, akıllı, sakin ve dirençli kentler gibi yaklaşımların önemini koruması; iklim değişikliği etkisiyle artan afetlerde risk yönetiminde Sendai Çerçeve Belgesinin bulunması,
  • 2053 net sıfır emisyon hedefinin enerji dengesini ve kömür politikalarının geleceğini etkilemesi; doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi, enerji dönüşümü, yeşil altyapı ve döngüsel ekonomi yatırımları, çevre koruma ve yeşil teknolojilerin yerli üretim imkânlarıyla yaygınlaştırılmasıyla kalkınma önceliklerine halel getirmeden net sıfır emisyon hedefine ulaşılması; bu doğrultuda enerji, binalar, sanayi, ulaştırma, tarım ve ormancılık sektörlerinde milli gelire oranla en az yıllık ortalama 1,7 seviyelerinde dönük ilave yatırımların yapılması;
  • Ormanların iklim değişikliğine uyum yeteneğinin geliştirilerek karbon yutak alanlarının artırılması,
  • Emisyon azaltımında maliye politikası araçlarından yararlanılması; karbon vergisi niteliği taşıyan vergilerin gözden geçirilerek tamamlayıcı karbon vergisi dâhil karbon fiyatlandırma araçlarının analiz edilmesi; enerji tüketiminde verimliliğin artırılması, iklim değişikliği ve çevre kirliliği ile mücadeleye yönelik vergi uygulamalarına devam edilmesi,
  • Karbon ve su ayak izi hesaplama ve doğrulamasında ulusal standart uygulamalar geliştirilmesi,
  • İklim değişikliğinin sağlık üzerine olan etkisinin belirlenmesi ve azaltılması için kurumsal kapasitenin güçlendirilerek kurumlar arası iş birliğinin artırılması,
  • Turizm sektörünün iklim değişikliğine uyum kapasitesinin artırılması,
  • Kırsal kesimde iklim değişikliği ve kuraklık kaynaklı yoksulluğun etkilerinin hafifletilmesi için tarımsal faaliyetlerin çeşitlendirilmesi, tarım arazilerinin etkin ve verimli kullanılması.

Planda iklim değişikliğiyle mücadele ve etkilere uyuma yönelik hassasiyet kapsamlı yansıtılmakla birlikte bu yaklaşımla çok da bağdaşmayan bazı hususlara da rastlanmaktadır. Örnek olarak, enerji arz güvenliğinin sağlanması kapsamında çevresel etkiler azami ölçüde göz önünde bulundurularak yerli kömürün kullanımına devam edileceği, mevcut kömür yakıtlı santrallarda rehabilitasyon yapılacağı, rezervlerin temiz kömür teknolojileriyle kullanılması için Ar-Ge çalışmalarının yapılacağı, kömür ve biyokütleden değerli kimyasalların üretilmesinin sağlanacağı, başta linyit olmak üzere yüksek potansiyeli bulunan yerli kaynaklara yönelik arama, üretim ve Ar-Ge faaliyetlerinin artırılacağı, denizlerde petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerinin yoğunlaştırılacağı şeklindeki hususlar belirtilebilir.

Planın TBMM’de Karara Bağlanma Süreci

Cumhurbaşkanlığınca hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) sunulan 12. Kalkınma Planı, Plan ve Bütçe Komisyonunda ele alınarak rapora bağlanmış, ardından Genel Kurulda görüşülerek açık oylama ile oylanmış ve karar şeklinde kabul edilmiştir. Plan, Plan ve Bütçe Komisyonunun 17, 23 ve 24 Ekim 2023 tarihlerindeki toplantılarında,6 Genel Kurulda ise 30 ve 31 Ekim 2023 tarihli birleşimlerde7 görüşülmüştür.

Plan ve Bütçe Komisyonu Görüşmeleri

Komisyonda üç günde görüşülen 12. Kalkınma Planının ilk günkü görüşmesinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz sunum yaparak bilgilendirmede bulunur. Sunumunda Plan içeriğini özetleyen Yılmaz, internet üzerinden alınan görüş ve önerilerde afetlere dirençli yaşam alanlarının oluşturulması konusunun öne çıktığını açıklar. Planda iklim değişikliğinin önemli ölçüde dikkate alınmasının yansıması olarak Yılmaz da sunumunda uluslararası ekonomik gelişmeler, enerji, ormancılık, ulaştırma ve kentleşme alanlarındaki anlatımlarında iklim değişikliğine atıflarda bulunur. Plan’ın genel vizyonunu da iklim değişikliğini odaklayan şu sözlerle açıklar:

“2053 net sıfır emisyon hedefiyle Türkiye, ekonomik kalkınmanın yanı sıra çevrenin korunmasını ve sürdürülebilir bir dünyanın gelecek nesillere aktarılmasını hedeflemektedir. Bu hassasiyet çerçevesinde, On İkinci Kalkınma Planı kapsamında iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik sera gazı azaltım ve uyum faaliyetleri teşvik edilmekte olup sürdürülebilir üretim ve tüketim, korunan alanların etkin yönetimi ve genişletilmesi, çevresel kirliliğin bertaraf edilmesi için gerekli adımlar atılmaktadır.”

Komisyon üyelerinin sorularını cevaplarken Yılmaz, kentlere yakın kırsal alanlarda tarımın cazip hale getirilmesinin karbon salımını da azaltacağını, AB’ye uyum kapsamında sınırda karbon düzenlemelerinden etkilenecek sektörlere yönelik çalışmalarının olduğunu, emisyon ticaret sisteminin kurulması çalışmalarının belli bir olgunluğa geldiğini, “taksonomi” denilen bir sistemin oluşturulacağını, kurumsal ihtilafların çözülmeye çalışıldığını açıklar.

Komisyon görüşmelerinde söz alan milletvekillerinden, iklim değişikliği konusundaki parlamenter farkındalığı yansıtan görüşler kapsamında;

  • İhracatının yarısını AB’ye gerçekleştiren ülkemizde kimya, çimento, demir ve çelik gibi karbon emisyonu yoğunluklu sektörlerde ve organize sanayi bölgelerinde yeşil dönüşümü sağlayacak teşviklerin önemine,
  • İklim krizinin sadece gıda arzıyla ilgili olmadığına, turizmden sağlığa tüm alanları etkileyen bir süreç olduğuna,
  • Küresel iklim krizinin etkisinin artmasıyla “iklim göçmenleri” kavramının daha sık gündeme geleceğine, Türkiye’nin ciddi olarak iklim göçünden etkileneceğine,
  • Küresel iklim krizi ve vahşi sulama gibi yanlış yöntemler sebebiyle başta Aksaray olmak üzere yer altı sularının çekildiğine, tarımsal sulama projelerinin en öncelikli kalkınma yatırımları olması gerektiğine,
  • Kömürden çıkışla ilgili bir taahhüt veya planlamanın olmamasının büyük bir eksiklik olduğuna, ekonomik faaliyetleri kömür madenciliğine dayanan yerler için kaçınılmaz olan kömürden çıkışla ilgili planlamanın elzem olduğuna,
  • Şirketlerin karbon ayak izi ve yeşil dönüşümün önemli konu başlıkları olduğuna, buna yönelik teşvik ve desteklerin bulunduğuna değinilmiştir.
Genel Kurul Görüşmeleri

Planın Genel Kuruldaki görüşmelerinde de önce Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz söz almış; Plan’ın amacı, hedefleri, belli başlı alanlardaki politikalara ilişkin açıklamalarda bulunmuştur. Komisyondaki sunumunun aksine sözlerinde iklim değişikliği unsuruna sınırlı yer verir. Bu kapsamda; önümüzdeki otuz yılda iklim değişikliğinin de etkisiyle kuraklık ve aşırı hava olaylarına bağlı olarak göç hareketlerinin yaygınlaşacağı öngörüsünde bulunur; şehir içi ve şehirlerarası ulaşım altyapısını iklim değişikliği ve afetlere karşı güvenli hâle getirmek adına risk analizlerinin yapılacağını ve güçlendirme projelerinin hayata geçirileceğini belirtir. Milletvekillerince dile getirilen görüşler arasında doğrudan iklim değişikliğine az değinilerek;

  • Net sıfır emisyon hedefinin esas alınarak yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının artırıldığı, nükleer enerjinin kaynaklara dâhil edilerek yaklaşık 35 milyon ton karbon salımına engel olunacağı, sera gazı emisyonlarının azaltılmasında oynadığı kilit rol nedeniyle enerji verimliliği çalışmalarının artırıldığı, petrol başta olmak üzere doğal gaz ve maden arama, üretim faaliyetlerinin artırıldığı, başta yeşil hidrojen olmak üzere hidrojen teknolojilerinin ve altyapısının geliştirileceği, sürdürülebilir havacılık yakıtları üretimi ve kullanımının destekleneceği,
  • “Yeşil dönüşüm” söylemiyle ters düşecek şekilde madencilik sektörüne fazla yatırım yapıldığı, Gabar’da “fosil atık yani petrol” ve Sakarya havzasında doğal gaz keşifleriyle enerji sektörünü bunlara bağlayarak yeşil dönüşüm gerçekleştirilemeyeceği ifade edilmiştir.
Sonuç

Kalkınma Planı, iklim değişikliği ile mücadele ve uyum politikaları ile sürdürülebilir kalkınma hedeflerini bünyesinde buluşturan üst politika belgesi olarak yüksek bir ilgiyi hak etmektedir. İklim değişikliğinin artık her yeni planda daha fazla yer bulduğu görülmektedir. 12. Kalkınma Planı da, sosyal uyum ve iklim adaleti dâhil iklim değişikliğiyle mücadele ve etkilere uyumu kapsamlı olarak içermiştir. Paris Anlaşması ve 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda iklim değişikliğinin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmadaki etkilerini çevresel, sosyal ve ekonomik bütün boyutlarıyla ele alarak Türkiye’nin uzun dönemli düşük karbonlu kalkınma stratejisine yönelik analizler yaparak politika önerileri geliştirmiştir. Fosil yakıtlarla ilgili bazı hususların geçiş sürecinde zorunlu duyulan tercihler olduğu düşünülmektedir. Ormanlar dışındaki yutak alanların yeterince ele alınmadığı da eleştirilere eklenebilir.

12. Planın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Genel Kuruldaki görüşmelerinde, iklim değişikliğine ilişkin parlamenter farkındalığın ve duyarlılığın tutanaklara yansıdığı görülür. Ancak, Planın içeriğindeki iklim yoğunluğunun Meclis görüşmelerinde aynı oranda gerçekleştiği söylenemez. Kalkınma Planının, çok sektörlü kapsamına uygun olarak Çevre Komisyonu; Sanayi, Ticaret, Enerji Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu; Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu gibi diğer ihtisas komisyonlarında tali komisyon olarak görüşülmesi, iklim değişikliğine ilişkin boyutların Mecliste daha çok ele alınmasını sağlayabilir.

Ekonomik büyüme politikasının ekolojik ve toplumsal açıdan sürdürülebilirlik hedeflerini yakalaması için Kalkınma Planındaki iklim duyarlı, yeşil, döngüsel ekonomi stratejilerinin bağlayıcı, destekleyici, teşvik edici düzenlemeler ve uygulamalarla hayata geçirilmesi beklenmektedir.

Kaynak:

  1. C. Dışişleri Bakanlığı, “Dış Politika/Temel Dış Politika Konuları/Türkiye’nin Çevre Politikası/Çevre, İklim Değişikliği ve Suya Dair Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri”, https://www.mfa.gov.tr/surdurulebilir-kalkinma.tr.mfa
  2. Nuran Talu, Habip Kocaman, “Türkiye’de İklim Değişikliği İle Mücadelede Politikalar, Yasal ve Kurumsal Yapı”, 2019, s. 28, https://www.iklimin.org/wp-content/uploads/egitimler/seri_04.pdf
  3. Onur Çelik, Sibel Çetiner, “Türkiye Ekonomisinde Kalkınma Planları ve Kalkınma Planlarındaki Söylem Değişiklikleri, International Journal of Economics, Politics, Humanities & Social Sciences, Vol: 2 Issue: 3 Yaz 2019, s. 122, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/760514
  4. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, “7’nci Beş Yıllık Kalkınma Planı”, V. Çevrenin Korunması ve Geliştirilmesi, s. 189, https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2022/07/Yedinci_Bes_Yillik_Kalkinma_Plani-1996-2000.pdf
  5. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, “On İkinci Kalkınma Planı”, “Özel İhtisas Komisyonları Listesi”, Erişim: 24.10.2023, https://onikinciplan.sbb.gov.tr/ozel-ihtisas-komisyonlari-listesi/iklim-degisikliginin-surdurulebilir-kalkinmaya-etkisi/
  6. Görüşme tutanakları için: https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Komisyon-Tutanaklari-Sonuc
  7. Görüşme tutanakları için: https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/DoneminTutanakMetinleri?Donem=28&YasamaYili=2

EkoIQ Editör