#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Yeni Neslin Talebi: 1,5 Derece  

Yapılan araştırmalar, Z kuşağının iklim değişikliğinden en çok endişelenen, dolasıyla da çözüm için bireysel olarak daha fazla mücadele eden kesim olduğunu gösteriyor.

Yazı: Global Compact Türkiye

Geçtiğimiz BM İklim Değişikliği Konferansı (COP26) 1,5 derece hedefini garantilemedi ancak tüm tarafları ortak bir paydada birleştirmeyi başardı: daha cesur taahhütler verilmeli ve daha hızlı olunmalı. Günümüz liderleri için alışılagelen iş yapış şekillerinden kurtulmak ve iklim biliminin gerçeklerini kabul etmek zaman alıyor; yeni nesil için ise durum tam tersi. Bu yıl, dünyanın her yerinden kırk bine yakın genci temsilen COP26’ye katılan iklim liderleri, seslerini duyurmak ve geleceklerini korumak için hükümetlere eylem çağrısında bulundu ve iklim değişikliği ile mücadele için küresel düzeyde farkındalığın artırılmasında önemli bir rol üstlenebileceklerini hatırlattılar. Aynı zamanda küresel ve yerel düzeyde iklim politikalarına ilişkin karar alma süreçlerine daha fazla dahil edilmeyi talep ettiler.

Özellikle 90’ların sonlarında dünyaya gelen ve Z kuşağı olarak bilinen neslin bir öncekilerle arasında çevresel ve sosyal meselelere bakış açıları ve geleceğe dair beklentileri açısından önemli farklar var; daha duyarlılar, harekete geçme ve geçirme konusunda çok daha hızlı ve istekliler. Bunun belki de en temel sebebi; çevresel ve sosyal risklerin geçmişe kıyasla daha fazla arttığı, geleceğe dair öngörülebilirliğin giderek zayıfladığı bir dönemin içine doğmaları ve bunun getirdiği güvensizliği önceki nesillere göre daha fazla hissetmeleri. [su_pullquote]Z Kuşağı, bireysel çabalarının yanı sıra toplumdaki tüm paydaşları da aynı endişe ile hareket etmeye ve somut çözümler getirerek dünyaya karşı sorumlu davranmaya zorluyor.[/su_pullquote]Yapılan araştırmalar Z kuşağının iklim değişikliğinden en çok endişelenen, dolasıyla da çözümü için bireysel olarak daha fazla mücadele eden kesim olduğunu gösteriyor. Bireysel çabalarının yanı sıra toplumdaki tüm paydaşları da aynı endişe ile hareket etmeye ve somut çözümler getirerek dünyaya karşı sorumlu davranmaya zorluyorlar. Gençler markaları yarattığı çevresel ve sosyal değerle ölçüyor; sorumlu davranmayanları satın almayarak cezalandırıyor, çevresel ve sosyal riskleri göz ardı eden şirketlerde çalışmak istemiyor.  Geçtiğimiz dönem UN Global Compact tarafından 25 ülkede eşzamanlı gerçekleştirilen “İklim Hedefi Hızlandırma Programı”na katılan birçok katılımcı, bilime dayalı hedef belirlemede şirketlerini harekete geçiren unsurların başında; çalışanların, özellikle yeni nesil çalışanların, çevre ve iklim konularına karşı olan duyarlılığının ve çözüm arayışı isteğinin geldiğini belirtiyor. Diğer taraftan UN Global Compact’in COP26’nın hemen öncesinde CEO’lar ile yaptığı araştırma, yeni nesil tüketici ve çalışan beklentilerinin, düşük emisyonlu iş modellerine geçişi kaçınılmaz hale getirdiğini gösteriyor.

Ne Kadar Samimisiniz?

Yeni nesil, şirketlerin taahhütlerinde ne kadar “samimi” olduğunu anlamak ve gerçekten somut adım attıklarından emin olmak istiyor. Bu farkındalık “greenwashing” yapanları ligin dışına çıkarabilecek güçte. Nitekim; verilen hedeflerin izlenmesi ve belirli bir standardının olması özellikle iklim eyleminin en çok tartışılan konularından biri haline geldi. COP26’ya yaklaşırken verilen net sıfır hedeflerinin gerçekçiliği ve iklim bilimi açısından tutarlılığı sorgulanmış; bazı şirketler ve hükümetler “mış gibi” yapmakla eleştirilmişti. Bu açıdan baktığımızda; iklim eylemiyle ilgili aksiyona geçmek isteyen şirketler için hedef belirlemek tek başına yeterli değil; bu hedefin ne ölçüde, hangi zaman aralığında ve nasıl tutturulacağına dair sürecin de tasarlanması ve sonuçların şeffaflıkla raporlanması gerekiyor.

Tüm bu süreç şirketler için oldukça teknik ve karmaşık olabiliyor. 1,50C Hedefi ile uyumlu karbon azaltım hedefleri belirlemesi konusunda yol gösterici kurumlara ve işbirliği platformlarına ihtiyacı var. Bu konuda UN Global Compact birçok işbirliği platformuna öncülük ediyor. 2015 yılında CDP, WRI ve WWF ortaklığıyla hayata geçirdiği “Bilime Dayalı Hedefler İnisiyatifi” (Science Based Targets initiative – SBTi) özel sektörü emisyon azaltım hedefleri belirlemesi için harekete geçiriyor ve bu konuda onlara rehberlik ediyor. 2015 – 2019 yılları arasında üç yüze yakın şirket SBTi hedefleri kapsamında yıllık emisyonlarının %25’ine denk gelen 302 milyon tonluk bir azaltım gerçekleştirdi. Bu miktar yetmiş sekiz kömürle çalışan elektrik santralinin yıllık emisyonuna eşdeğer.

Bugün dünya çapında 2.000’den fazla şirket, Bilime Dayalı Hedefler girişimi aracılığıyla emisyon azaltma taahhüdü verdi, bu şirketlerin neredeyse yarısının ise emisyon azaltım hedefleri SBTi tarafından onaylandı. Türkiye’den SBTi kapsamında taahhüt veren şirketlerin sayısı ise 19. Şirketlerin karbon ofsetlemeden, yani salınan karbonun telafi edilmesinden ziyade karbon salımını azaltması bekleniyor. Bu kapsamda SBTi tarafından geçtiğimiz ay yayımlanan ve dünyada ilk olan “Net-Sıfır Standardı” şirketlere yol gösterici bir çerçeve sunacak ve önümüzdeki dönem içinde bu hedeflerin yeni net sıfır standardı ile uyumlu olması sağlanacak. Öte yandan UN Global Compact, stratejik önceliklerinden iklim krizi ile mücadele konusunda yereldeki etkiyi büyütmeyi, şirketlere ihtiyaç duyacağı kaynakları, araçları ve işbirliği ortamını sağlamayı amaçlayan 25 ülkede “İklim Hedefi Hızlandırma Programı”nı hayata geçirdi. Karbon emisyonunu azaltmak isteyen ve bunun için kapasite geliştirmeye ihtiyaç duyan şirketler için altı aylık online akademi eğitimleri ve uzmanlarla bir araya gelebileceği atölye çalışmaları sunan programda şirketler, bilime dayalı emisyon azaltımı hedefleri belirleme metodolojisini nasıl uygulayacaklarını öğreniyorlar. Programa geçtiğimiz sene Türkiye’den de 21 şirket katıldı ve program önümüzdeki dönem güncellenen içeriği ile uygulanmaya devam edecek. Amacımız bilime dayalı emisyon azaltım hedefleri belirlemek isteyen, bunun için çalışan şirket sayısının artmasını sağlamak.

İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini her geçen gün daha çok hissettiğimiz bu günlerde umutlu olmak için bir nedenimiz var: geleceğini sahiplenen, cesur yeni nesil. Bugünkü kararlarımızla sadece biz onların geleceğini şekillendirmiyoruz, onlar da seçimleriyle bizim geleceğimizi belirliyor. Hem iş dünyasının, hem gelecek nesillerin hem de dünyanın kazandığı tek bir senaryo var: iklim değişikliğine karşı hep birlikte ve kararlı bir şekilde bugünden harekete geçmek.

UN Global Compact Türkiye